Dolandırıcılık Suçu Kapsamında Bankanın Hukuki Sorumluluğu
11.11.2025

Dolandırıcılık Suçu Kapsamında Bankanın Hukuki Sorumluluğu

DOLANDIRICILIK SUÇU KAPSAMINDA BANKALARIN SORUMLULUĞUNA İLİŞKİN BİLGİ NOTU ÇALIŞMASI

Bilgi Notunun Anahtarları

Türk Borçlar Kanunu m. 65 vd. – Kusursuz Sorumluluk Halleri

Türk Borçlar Kanunu m. 386 – Tüketim Ödüncü

Türk Ticaret Kanunu m. 18/2 – Tacir Olmanın Hükümleri

Bankacılık Kanunu m. 61 - Mevduatın ve Katılım Fonunun Çekilmesi

ÖZET

Müvekkil; telefon dolandırıcılığı mağduru olup, telefonda kendini astsubay olarak tanıtan şahsın talep ettiği EFT işlemini gerçekleştirmek için ilgili banka şubesine gitmiştir. Banka personeli, birkaç kez denemesine rağmen müvekkilin talep ettiği EFT işlemini gerçekleştiremediğini ancak yeni bir banka hesabı açacağını, parayı o hesaba aktardıktan sonra EFT işlemini gerçekleştirebileceğini söylemiş; buna rağmen yine de EFT işlemini gerçekleştirememiştir. Müvekkil bankadan herhangi bir dekont almadan ayrılmış olmasına karşın banka, şubede kasa açığı oluştuğunu iddia ederek müvekkile ilgili tutarı ödemesi için ihtarname keşide etmiştir. Tarafımızca yürütülen başarılı hukuki süreç sonucunda müvekkilin iradesinin sakata uğratıldığı, müvekkilin mağdur olduğu ve bankanın yüzde yüz sorumlu olduğu ortaya konmuştur.

DETAY

  1. Olay ve Oluş

Müvekkil kendini astsubay olarak tanıtan bir şahıs tarafından aranarak, banka hesabından bir terör örgütüne para transfer edildiğini, bu kapsamda savcılık ve jandarma tarafından bir soruşturma yürütüldüğünü, bu nedenle hesapta bulunan paraların belirtilen banka hesabına transfer edilmesi gerektiği söylenmiştir. Müvekkil, banka hesabındaki paraları kendisini arayan şahsın belirttiği banka hesabına aktarmak üzere ilgili banka şubesine gitmiş, banka personeli iki kere denemesine rağmen müvekkilin talep ettiği para transferini gerçekleştirememiştir. Banka personeli; yeni bir banka hesabı açacağını, parayı o hesaba aktardıktan sonra EFT işlemini gerçekleştirebileceğini söylemiş, belirttiği şekilde işlem yapmasına rağmen yine de EFT işlemini gerçekleştiremediğini söylemiştir. Müvekkil, herhangi bir dekont almadan banka şubesinden ayrılmıştır. Buna rağmen ilgili banka, haksız ve hukuka aykırı olarak şubede kasa açığı bulunduğunu iddia ederek mevzubahis kasa açığı tutarını tahsil etmek için müvekkile ihtarname keşide etmiş, müvekkilin hesabına bloke koymuştur. Akabinde konulan tazminat ve bloke kaldırma talepli olarak açtığımız dava kabul edilmiş, banka yüzde yüz kusurlu bulunmuş ve müvekkilin banka hesabındaki bloke kaldırılmıştır.

  1. Bankanın Hukuki Sorumluluğu

Dijitalleşmenin hat safhada olduğu günümüzde; dolandırıcılar tarafından bazı zararlı yazılımlar veya uygulamalar kullanılarak banka müşterilerinin kişisel verileri hukuka aykırı şekilde ele geçirilmekte, banka müşterilerine çeşitli mesajlar gönderilmekte ve telefon aramaları yapılmakta; bu şekilde banka hesapları ele geçirilmektedir. Yine banka personelleri de, bankanın kendilerine sağlamış olduğu yetkileri kullanarak dolandırıcılık suçunu işleyebilmektedir. Bu durumda en büyük zorluk, dijital okur yazar olmayan banka müşterileri bakımından oluşmaktadır.

Dijital yöntemlerle yapılan dolandırıcılıklar hususunda; Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin “İşlemlerin takibi” başlıklı 36. Maddesi hükümlerine göre elektronik bankacılık sistemine girişten sonra da müşterilerin olağan dışı, sahtekârlık amaçlı veya dolandırıcılık riski bulunan işlemleri takip edilerek tespit edilmek zorundadır.

Bankaların bu kapsamdaki hukuki yükümlülükleri bakımından birçok Yargıtay ilamı bulunmaktadır:

Bankanın sorumluluğu, sunduğu internet ve mobil bankacılık sistemlerindeki güvenlik zafiyetlerinden kaynaklanır. Banka, “İnternet Bankacılığında günümüzün en son teknolojik gelişmelerinden yararlanmak suretiyle alması gereken güvenlik tedbirlerinin tümünü” almak zorundadır (Yargıtay 19. HD, 2010/5361 E., 2011/1369 K.).

Eğer banka, tek kullanımlık şifre (SMS onayı) gibi ek güvenlik önlemlerini uygulamamışsa veya sistem dolandırıcılığa açık haldeyse, oluşan zarardan tam sorumlu tutulur (Yargıtay 11. HD, 2020/2258 E., 2021/2785 K.).

En önemlisi, bu davalarda ispat yükü bankadadır. Banka, müşterisinin kusurlu olduğunu iddia ediyorsa bunu somut delillerle kanıtlamak zorundadır. Yargıtay, “Faraziyelere dayalı olarak karar verilemez” diyerek, varsayıma dayalı kusur atfını reddetmektedir (Yargıtay 13. HD, 2012/26772 E., 2013/8498 K.).

Bankaların sorumluluğu tespit edilirken riayet edilmesi gereken kurallardan biri de, Türk Ticaret Kanununda yer alan,"her tacirin ticaret faaliyetlerinde basiretli bir iş insanı gibi hareket etmesi" gerekliliğidir. Buna, Bankanın objektif özen yükümlülüğü denir. Temelde Bankanın tarafı olduğu sözleşme karz (tüketim ödüncü) sözleşmesidir. Bankaların müşterileri ile akdettikleri sözleşmeler kapsamında Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre özellikle güven sorumluluğu bulunduğundan da bahsedilebilecektir. Yine, vekilin özen borcuna ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanması mümkündür.

Bankalar, icra ettikleri işin niteliği gereği toplumda güven duyulan kurumlardandır; bu nedenle aslında diğer tacirlere göre sorumlulukları daha büyüktür. Bankalar vermiş oldukları hizmetler bakımından müşterilerinin kişisel verilerini korumakla ve müşterilerinin paralarını, kıymetli menkul değerlerini vs. saklamakla mükelleftir. Dolayısıyla bankanın iş akdi ile çalıştıracağı banka personellerini de bu perspektif çerçevesinde seçmesi elzemdir. Banka personellerinin de, bu kapsamda üzerine oldukça büyük bir sorumluluk düştüğünden bankanın personellerine gerekli eğitimi vermesi ve uyarıları yapması gerekmektedir.

5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesine göre banka, mevduat sahibine mevduatı aynen iade etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, banka ile müşteri arasında imzalanan mevduat sözleşmesinin bir sonucudur. Ayrıca, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından çıkarılan Elektronik Bankacılık Hizmetleri Yönetmeliği gibi çeşitli düzenlemeler bankaya ek güvenlik tedbirleri öngörmektedir.

Banka, çalışanlarının fiillerinden hem objektif özen yükümlülüğünün ihlali hükümlerince, hem de Türk Borçlar Kanunu m. 66’da yer alan “Adam Çalıştıranın Sorumluluğu” hükümlerince kusursuz olarak sorumludur. Nitekim Yargıtay’ın güncel ve süreklilik kazanmış görüşü de bu yöndedir:

…birer güven kurumu olan bankaların aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorunda bulunduğu, objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlardan dahi sorumlu olduğu, davalı bankanın adam çalıştıran sıfatı ile sorumluluğunun kusur sorumluluğu olmayıp olağan sebep sorumluluğu olduğu, adam çalıştıranın kendisinin veya emrinde çalışan yardımcı kişinin kusurlu olup olmamasına bakılmaksızın kusurdan bağımsız olarak sorumluluğunun doğduğu, bu sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlali ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının kurulmasının yeterli olduğu… (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2013/7800 E., 2013/12616 K.)

Somut olay kapsamında yürüttüğümüz dava dosyasında, dosyaya Bilirkişi Raporu kazandırılmış, kazandırılan bu Raporda da; bankanın objektif özen yükümlülüğü altında bulunduğundan, en hafif kusurundan dahi sorumlu olduğunun altı çizilmiştir. Yine anılı Bilirkişi Raporunda bankanın; yapılan transferin mükerrer olarak yapılmasında, sistemsel hatası nedeni ile kusurlu olduğu ve gerekli önlemleri almadığından dolayı Bankaya kusur atfedilebileceği değerlendirilerek bankanın yüzde yüz kusurlu olduğu ortaya konmuştur.

  1. Sonuç

Dijitalleşmenin getirmiş olduğu yeniliklerden biri de, dijital bankacılık sektörüdür. Banka sistemlerinin dijitalleşmesi ile birlikte iş hacminin oldukça arttığı, dijital bankacılığın sağladığı kolaylık ile artık hemen hemen herkes banka müşterisi olmuştur. Dijitalleşmenin sağladığı bu avantajların yanı sıra; siber güvenlik açıkları, personellerin bilgisizliği, kötü niyeti gibi dezavantajları bulunmaktadır. Günümüzde, banka bilişim sistemlerine zararlı yazılımlar ve uygulamalar aracılığıyla erişildiği, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirildiği ve bu verilerin dolandırıcılık suçunun işlenmesinde kullanıldığı görülmektedir. Özellikle, dijital okuryazarlığı bulunmayan müşteriler dolandırıcılık suçunun mağduru olmaktadır. Bu kapsamda müşterilerinin bilgilerini, para ve menkul kıymet vb. varlıklarını korumakla ve bu kapsamda gerekli önlemleri almakla yükümlü bir güven kurumu olan Bankanın objektif özen yükümlülüğü kapsamında, çalışanlarının kusurundan ve gerçekleşen dolandırıcılık eylemlerinden sorumluluğu bulunmaktadır. Son dönemde Banka personelleri aracılığıyla işlenen dolandırıcılık ve çeşitli ilgili suçlar, Türkiye gündemini oldukça meşgul etmektedir. Açıklanan nedenlerle, Bankacılık mevzuatı, Ceza Hukuku mevzuatı ve ilgili mevzuatlar hakkında uzman bir avukattan destek alınması önem arz etmektedir.